12 Eylül 2012 Çarşamba

Uzaktı...

Uzun zamandır yazmak istediğim halde, düşüncelerimi toparlayıp yazıya dökemedim bir türlü...

Orta okulda günlük tutardım. Her gün değil, genelde önemli birşey olduğunda, canım sıkkın olduğunda, mutlu olduğumda yazardım. Lisede tutmaya devam ettim. Ve hatta üniversite birinci sınıfta, bambaşka bir şehirde yepyeni bir hayata adım attığım o ilk sene de tuttum. Sonra her nedense, ikinci sınıfta evime ve şehrime geri dönmemle birlikte bıraktım. Bilmiyorum neden; belki kendimi büyümüş hissettim, belki vakit bulamadım... Belki de annem günlüklerimi okuduğu için :) Hatırlamıyorum... Ama o zamandan beri içimdekileri, kafamdakileri yazıya dökmedim, dökemedim. Ne zaman yazmaya çalışsam, hep eksik kaldı kelimeler.

Şimdi ne değişti peki?

Değişen şu; her ne kadar bir süredir hayatımda eşim, kızım ve birkaç güzel arkadaşım da olsa, hep birşeyler içimde kalıyor. Kelimeler boğazımda düğümleniyor. Söylemek istiyorum bir sürü şey, ama ağzımdan çıkmıyor. Gereksiz mi buluyorum konuşmayı, hayatımdaki insanları mı sıkmak istemiyorum bilmiyorum. Ama farkettiğim birşey var; o da artık günlük konular hariç çok da fazla konuşmadığım, kendimi kimselere açamadığım; bu yüzden de mutsuz olup, etrafımdakilere de mutsuzluk dağıttığım. Aslında var, biraz da olsa içimi açtığım bir-iki kişi. İşin enteresan yanı, o bir-iki kişi ile de yazışarak konuşmamız :)

İşte ben de, yazarak daha çok rahatladığımı, ağzımdan çık(a)mayan kelimelerin, parmaklarımın ucundan, kalemimden daha kolay çıkıp gittiğini düşündüğüm için, sonunda yazmaya karar verdim, hatta bu sefer uygulamaya da geçtim. Öyle sürekli, her gün, her konuda yazarım diye söz vermiyorum, kimseye ve kendime. Çünkü o zaman hiç yazamıyorum zaten. Ne zaman aklıma eserse, o zaman yeni satırlarla dolacak sayfalar...

Uzaktı aslında bana böyle yazı yazmak uzun zamandır... Ama işte nihayet kavuştuk; yazılarım ve ben...

A.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder